Seninle kendimi kıyaslamak mümkün bile değil ama okuyana rahmet olsun; aramızdaki farkı görüp hayatın neresindeyiz diye insanları düşündürmek için yazıyorum. Hakan Albayrak demiş ki: "Gençler Furkan'ın Şehadetine özenmeden önce, Furkan'ın yaşadığı hayata özenmeli" Ne kadar doğru demiş! Şimdi ben dâhil, herkes sana özenerek "Allah'ım bana da Şehadeti nasip et" diye dua ediyor ama kimler senin yaşadığın gibi bir hayatı yaşamaya gayret ediyor?
Yiğidim!
Sen 19'unda bir fidan, ben 29'unda bir odun…
Sen sabah namazlarını kılmaya evine uzak olan camiye giderdin, ben öğlen namazlarını kılmaya iş yerime yakın diye camiye gidiyorum.
Sen teravih namazlarını hatimle kılmak için camiye gidiyordun, ben kısa sürüyor diye evime en yakın camiye teravih namazı kılmaya -ara sıra- gidiyorum.
Sen yaz tatillerinde gönüllü olarak Kur'an kurslarında çalışıyordun, ben yaz tatillerimi nasıl geçireceğimin hayallerini kuruyordum.
Sen verilen harçlıklarını yardımlara ve hayırlara harcıyordun, ben harçlıklarımı biriktiriyordum.
Sen daima güler yüzlüydün, ben ise ciddi.
Sen küçük yaşındayken bile bildiğin bütün sünnetlere uymaya çalışıyordun, benim ise senin uyguladığın sünnetlerden daha yeni haberim oluyordu.
Sen 19 yaşına kadar bulduğun her fırsatta kitap okuyordun, ben kitap okumaya 19 yaşımda başlamıştım.
Sen 19 yaşında Mavi Marmara'ya binebilme cesaretini gösterdin, ben 29 yaşımda evimden dışarı adım atamadım.
Senin ardından hayatından örnekler verilerek anlatılan çok şey oldu, benim ardımdan anlatılacak bir cümleyi oluşturan birkaç kelime belki bulunur.
Sen 19 yaşındasın ve ailenden 70 kişiye bakıyorsun, ben 29 yaşındayım ve kendime zor bakıyorum…
Sen hayırlı bir evlat oldun, ben olamadım…
Sen hayırlara vesile oldun, ben olamadım…
Sen 19'unda bir fidan, ben 29'unda bir odun…
Kanafi Groundam
28.04.2011 |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder